Birkaç hafta kadar önce bir PS3 aldım. Niyetim evde Blu-ray Disk (BD) destekli bir media center oluşturmak, ara sıra da oyun oynamaktı. Bu süre zarfında cihazın özelliklerini, neler yapıp neler yapamadığını öğrenme fırsatım oldu, bu deneyimi de sizlerle paylaşmak istedim.
PS3 Bir Nedir?
PS3 basitçe bir BD optik okuyucusu ve kablolu/kablosuz ağ bağlantısı olan dayanıklı bir bilgisayar. Elbette özellikle oyunlar, yani grafik yoğun uygulamaların ihtiyaçları göz önünde bulundurularak geliştirilmiş, ancak ortaya çıkan ürün yüksek işlem gücü gerektiren bazı bilimsel hesaplamalar da dahil pek çok iş görebiliyor. Cihaz PS1, PS2 (bazı modeller) oyunlarını çalıştırabiliyor, DVD ve BD disklerini ve pek çok video dosyasını oynatabiliyor, müzik CDsi ve çeşitli ses dosyalarını çalabiliyor, fotoğraflarınızı görüntüleyebiliyor. USB girişleri sayesinde cihaza USB disk, webcam, game controller, fare veya klavye bağlanabiliyor, Bluetooth desteği sayesinde Bluetooth headset bağlanabiliyor. Cihaz 1080i ("Full HD") görüntü üretebiliyor ve AV (kompozit), HDMI, Component, optik ses giriş/çıkışları bulunuyor. Üzerindeki sabit disk sayesinde çoklu ortam dosyalarınızı cihazın içinde saklayabiliyorsunuz. "Remote Play" özelliği sayesinde Playstation Portable (PSP) ile cihaza bağlanıp belli işler yapmak ve PS1 oyunlarını yine PSP üzerinde oynamak mümkün. Cihaz (gigabit) ethernet üzerinden kablolu olarak, veya wireless (b/g) üzerinden yerel ağa/internete bağlanabiliyor, ayrıca ağ üzerindeki uPnP destekli çokluortam sunucularını görüyor ve bunların üzerindeki veriye erişebiliyor.
Şimdi cihazın temel işlevi olan oyunlardan biraz bahsedeyim.
PS3 İle Oyun Oynamak
PS3 ile oyun oyunmak keyifli bir deneyim; cihaz özel CELL genişbant motoru (merkezi işlemci) ve güçlü grafik işlemcisi RSX ("Reality Synthesizer") ile harikalar yaratıyor. Oyunlar BD üzerinde satılıyor. BD'lerin standart yazılabilir DVD'lerden 10 kat fazla veri taşıyabilmesi oyunlar için aşikar bir avantaj, en basitinden oyun geliştiricileri oyunun içine dilediği kadar film koyabiliyorlar, ayrıca oyunların ihtiyaç duyduğu veri alanı zaman içerisinde sürekli büyüdüğü için bu PS3'ün ömrünün uzun olacağı anlamına geliyor.
PS3'ün controller'ı USB kablo ile doğrudan cihaza bağlanabildiği gibi kablosuz olarak da kullanılabiliyor (Bluetooth üzerinden bağlanıyor). Kablosuz kullanımda Bluetooth'tan kaynaklanan bir sorun yaşamadığımı belirtmeliyim, yani cihazı tanıtma, tepki süresinde gecikme gibi sorunlar yaşanmıyor. Controller'ın pil ömrü yaklaşık 30 saat, şarjı da birkaç saatte tamamlanıyor. PS3, 7'ye kadar controller destekliyor, yani oyun destekliyorsa 7 kişiye kadar karşılıklı oyun oynayabiliyorsunuz.
Piyasada iki tip controller bulunuyor, SIXAXIS ve Dualshock 3. Dualshock SIXAXIS'in tüm özellikleri dışında titreşim ("rumble") özelliği de barındırıyor. Benim cihazımın (80 Gb) ambalajından bir adet Dualshock 3 controller çıktı.
SIXAXIS'in özelliği controller'ın her üç kartezyen eksen etrafındaki dönüş açılarını ve yine bu eksenler üzerindeki doğrusal ivmeyi ölçebiliyor olması. Kısaca PS3 belli bir anda controllerın üç boyutta hangi açıyla durduğunu ve ne yöne ivmelendiğini öğrenebiliyor. Bu özellik sayesinde araba yarışı oyunlarında controller direksiyon gibi kullanılabiliyor, bazı shooter oyunlarında da bir tüfek gibi aşağı yukarı sallayarak pompalı tüfeğinize mermi sürebiliyor(muş)sunuz.
Controllerın üzerinde toplam 14 düğme var. Bunların 4 tanesi standart Playstation düğmeleri, 4'ü de yön düğmeleri ("D-pad"). İki adet başparmak joystick'inin altında da (bunlara bastırarak kullanılan) birer düğme var. Dört adet omuz düğmesinden alttaki ikisi özel düğmeler, bunlar tetiğe benziyor ve aslında tam anlamıyla düğme değiller; üzerlerine ne kadar basıldığını ölçebiliyorlar ve araba yarışı oyunlarında gaz veya fren pedalı olarak kullanmaya çok uygunlar bu özellikleri nedeniyle.
Özetle PS3'ün controllerları sofistike cihazlar, ancak elbette özellikle shooterlar üzerindeki düğmelerin tamamını kullandığı için 14 düğmenin birden (ve kombinasyonlarının) ne iş yaptığını öğrenmek ve bunları birbirine karıştırmadan kullanabilmek zaman alıyor. Ayrıca benim gibi eski PC gamerlardansanız, yani shooterları fare ile oynamaya alışkınsanız, joystiği insan başta yadırgıyor ve nişan almakta zorlanıyor, ama zamanla da alışıyor.. Bu noktada joystik'in hassasiyeti çok önemli.
Controllerlar bilgisayara USB üzerinden bağlanarak şarj edilebiliyor. PS3 controllerları sadece açıkken şarj ediyor, standby konumundayken etmiyor. Ayrıca controllerları basit USB adaptörleri ile şarj etmek mümkün değil (bu tür adaptörler iPodlar da da işe yaramıyor).
Benim iki adet USB arayüzlü PC gamepad'im vardı. PS3 ikisini de gördü. Ayrıca PS3 USB'den bağladığım ilk webcam'i de tanıdı. Webcam, PSN arkadaş listenizdekiler ile görüntülü chat yapabilmenizi sağlıyor. Ses girişini ise bir bluetooth headset veya USB kulaklık takımı ile sağlayabiliyorsunuz. En büyük eksik Skype bence, PSP üzerinde var ama PS3 üzerinde Skype uygulaması bulunmuyor.
Oyunlara gelirsek..
En klasik (ve eski) PS3 oyunları Motorstorm ile Resistance. Bunlar PS3 ile birlikte çıkmış, cihazın neler yapabildiğini gösteren başarılı oyunlar. Motorstorm'un kötü tarafı sadece tek kişiyle oynanabilmesi. Resistance'da da "save" sistemi bulunmuyor, öldüğünüzde son eriştiğiniz checkpoint'e dönüyorsunuz. Çoğu PS3 oyunu 720p ("HD Ready") görüntü üretiyor.
Playstation Network'e (PSN) üye olarak Playstation Store'dan oyun demoları indirmek mümkün. Bir uyarı: PSN kaydı esnasında ülkenizi Türkiye olarak verirseniz Playstation Store'a giremezsiniz ("Playstation Home" uygulamasına da); "Bulunduğunuz ülke için Playstation Store bulunmamaktadır" hatası alırsınız. Yalancı bir yurtdışı adres vermek elbette mümkün, ancak bunun aşikar dezavantajı yanlış adres vermiş olmanın huzursuzluğu ve store'dan gönül rahatlığıyla alışveriş yapamamak (çünkü fatura adresi yanlış). Onun dışında bir sorun olmuyor. PS3'ün "işletim sistemi" (GameOS) birden fazla kullanıcı hesabını destekliyor, ancak bir kullanıcı PSN'ye kayıt olduktan sonra bir daha başka bir PSN hesabı ile giriş yapamıyor, veya o PSN hesabının ülkesini değiştiremiyor. Dolayısıyla bu tür bir sorun durumunda PS3 üzerinde yeni bir kullanıcı açıp, bu kullanıcıya başka bir PSN hesabı vermek gerekiyor. PSN kaydını bilgisayarınızdan da yapabiliyorsunuz.
PS3 arka planda dosya indirebiliyor ve indirilecekler listesi (ayrıca cihaz üzerinde kurulmuş olan oyun demoları ve çoklu ortam dosyaları) tüm kullanıcılar için ortak. Dolayısı ile Playstation Store erişimi olan PS3 kullanıcısı ile indirme(ler)i başlatıp hemen esas kullanıcınıza dönebilirsiniz, hatta esas kullanıcınızdan indirme listesindekileri durdurup yeniden başlatabilir veya iptal edebilirsiniz.
Oyun demolarının boyutlarının 1.8 Gb'a kadar çıktığını ve 1 Gb üstü boyutların shooter tarzı oyunlar için olağan olduğunu belirtmeliyim. Dolayısıyla demo indirecekseniz şayet kotalıysa bağlantınızın kotasını takip etmenizde fayda var.
PS3 oyunlarının görüntü kalitesinin ve çerçeve değişim oranlarının ("frame rate") yüksek olması nedeniyle sara hastalarının özellikle büyük televizyonlarda oyun oynarken dikkatli olmaları gerekiyor, çünkü hızla yanıp sönen ışıklar kriz geçirmelerine neden olabiliyormuş.
PS3 Modelleri
Şu an Türkiye'de piyasada 80 Gb'lık modeller bulunuyor. Üretilmiş tüm PS3 modellerinin özelliklerini wikipedia'da bulabilirsiniz. Bende de bir 80 Gb'lık model var ve şu an üzerindeki sistem yazılımının sürümü v2.60 . Bu model'in ön kısımda iki adet USB girişi var. Cihazı yatık şekilde (bir DVD oynatıcı gibi) ve biraz alçak bir yere koyduğunuz taktirde bu çıkışlara erişmek biraz zor oluyor. Eski modeller gibi arkasında USB girişi olmaması bir dezavantaj, çünkü arkadaki bir girişe bir USB HDD veya kablosuz klavye alıcısı bağlamak çok daha iyi olurdu, öndeki girişe yapılan bağlantılar çirkin görünüyor. Ayrıca eski modellerde bellek kartı okuyucu da bulunuyormuş.
Yeni modelin avantajı, işlemcisinin 65nm mimarisine göre üretilmiş olması; bu, cihazın elektrik tüketimini eski modellere kıyasla daha düşük olduğu anlamına geliyor. Şu an üretimde olan modeller (80 veya 160 GB) PS1 oyunlarını destekliyor ancak PS2 oyunlarını desteklemiyor.
Bana göre sistem biraz gürültülü çalışıyor. Cihazın kurulu olduğu odaya girdiğimde, TV açık olsa bile cihazın çalıştığını sesinden hemen anlayabiliyorum. Web'de okuduğum kadarıyla bunun sebebi cihazın ana fanının 15 kanatlı olmasıymış, 17 kanatlılar daha sessiz çalışıyormuş. SONY ses konusunda bir eksi puan alıyor benden. Öte yandan yine de cihazın Xbox360'dan daha sessiz olduğunu bir kaç yerde okudum ve videolardan dinledim. PS3 buzdolabı gibi çalışırken Xbox360 traktör gibi çalışıyor. Sonuç olarak ben PS3'ü gürültüsünden ötürü salt bir BD oynatıcı olarak önermiyorum.
Sabit disk boyutuna gelirsek. Elbette büyük sabit diskli bir cihaz daha cazip, özellikle de videolarınızı cihaza taşımaya ve oyun demoları indirmeye başladığınız noktada. Öte yandan PS3'ün sabit diski oldukça kolay bir şekilde değiştirilebiliyor, bu işlem garantiyi bozmuyor, hatta cihazın kullanım klavuzunda değişikliğin nasıl yapılacağı da anlatılıyor. Cihaz laptop tipi (2.5 inç) ve SATA'lı HDD kullanıyor ve web'den okuduğum kadarıyla bu iki şartı taşıyan herhangi bir HDD ile çalışıyor. Şu an 500 Gb HDD'ler piyasaya yeni çıkmış durumda ve fiyatları yaklaşık 250 TL civarında. Dolayısıyla eski model bir PS3 alma imkanınız varsa önemli kriter HDD kapasitesi değil güç sarfiyatı diye düşünüyorum. Ah bu arada PS3 sistem yazılımının HDD yedekleme ve yedekten geri alma işlemi mükemmel bir şekilde yapabildiğini belirteyim. İşlem sabit diskin doluluğuna da bağlı olarak toplam 2 saati bulabiliyor (yedekleme+geri alma).
Bilgisayarınızdan PS3'e herhangi bir yolla bağlantı kurarak cihazın sabit diskine doğrudan erişmek maalesef mümkün değil. Erişim sadece dolaylı yolla oluyor, yani bilgisayarınızdaki bir dosyayı önce bir USB disk'e atıyorsunuz, sonra diski PS3'e bağlayıp dosyayı cihaza kopyalıyorsunuz; bunun tersi işlem de mümkün. Oyun "save"lerinizi de USB disk'e kopyalayabiliyorsunuz. İndirilmiş ama henüz kurulmamış, kurulmuş olan oyun demolarını bir USB disk'e kopyalamak mümkün değil. Cihazın içindeki sabit diskin üzerindeki dosya sisteminin ne olduğunu (veya içindeki dosyalara nasıl erişilebileceğini) bilen olmadığı için bu işlem şu an itibariyle tamamiyle imkansız.
Cihazın ambalaj kutusundan AV (kompozit görüntü ve ses) kablosu ve aynı kablo için skart çevirici çıkıyor. Kompozit görüntü kablosu veya skart HD TV sinyali taşıyamıyor, dolayısıyla TV'niz HD destekli ise ve bu özelliğini kullanmak istiyorsanız (!) PS3'ün yanında komponent+ses, veya televizyonunuzda girişi varsa bir HDMI kablosu almalısınız.
Remote Play ve PSP ile PS3'e bağlanmak
Remote play özelliği PSP ile PS3'e kablosuz ağ üzerinden bağlanarak PSP'nizi PS3 için küçük bir ekran ve controller haline getirebilmenizi sağlıyor.
Bağlantı kurabilmek için öncelikle PSP'yi PS3'e tanıtmak gerekiyor. Bu işlem USB kablo bağlantısıyla yapılıyor. Cihaz PSP'nin kablosuz ağ ayarlarına kendi yaratacağı WPA şifreli kablosuz erişim noktasının ayarlarını ekliyor.
PSP'de remote play bağlantısını doğrudan PS3'ün yarattığı kablosuz ağ üzerinden kurmak zorunda değilsiniz. PS3 bir kablosuz modeme bağlı ise PSP ile aynı modem'e bağlanmak da remote play'i başlatmak için yeterli. Kablosuz modemin alanı PS3'ünkinden daha güçlü olduğunda bu yol daha kullanışlı oluyor. PS3'deki kullanıcı PSN'ye giriş yapmış durumda ise PSP ile dünyanın herhangi bir yerinden bu PS3'e bağlanmak mümkünmüş, ama bunu hiç denemedim. PS3 bize kablosuz ağ erişim noktası yaratmadan remote play'i etkin hale getirebilme seçeneği sunmuyor.
Remote play ile PSP üzerinden yapabildiğiniz ve yapamadığınız bazı şeyler:
- PS3'ün sistem menüsüne (XMB) erişip bazı ayarları değiştirebilirsiniz; ancak remote play'de her ayar'a erişim mümkün değil.
- PS3'ün kendisi veya bağlı bir USB disk üzerindeki videoları izleyebilir, müzikleri dinleyebilir, resimlere bakabilir, bunlar üzerinde kopyalama ve silme gibi işlemler yapabilirsiniz.
- PS1 oyunları oynayabilirsiniz. PS3 oyunları oynayamazsınız. PS2 oyunları hakkında bilgim yok.
- Playstation Store'a girebilir, alışveriş yapabilir, download başlatabilirsiniz. Downloadları durdurup yeniden başlatabilir, silebilir, inmiş demoları kurabilirsiniz. Ben remote play'i en çok bu özelliği için kullandım, TV meşgulken uzaktan bu işleri yapabilmek büyük kolaylık.
- PS3 üzerindeki aktif kullanıcıyı değiştiremezsiniz.
- Bazı oyunlar PSP'yi de kullanabiliyormuş, örneğin bir araba yarışı oyunu PSP'yi dikiz aynası olarak kullanıyormuş ama hangi oyun olduğunu bilmiyorum. Bu tür oyunların sayısı azmış ve PSP destekleyen bir oyun karşıma hiç çıkmadı.
- PS3'ü kapatabilirsiniz.
- Stand-by'daki PS3'ü açabiliyorsunuz. Ancak bu özelliği PS3'ün sistem ayarlarından etkinleştirmeniz gerekiyor ve etkinleştirdiğiniz taktirde PS3'ünüz aslında hiçbir zaman tam anlamıyla stand-by'a geçmiyor, çünkü PSP bağlantısını beklemek için wireless erişim noktasını sürekli açık tutmak, ve yine ethernet'i dinlemek zorunda. Bu ilave güç tüketimi ve etrafta gereksiz elektromanyetik ışınım demek ve ben bu özelliği kullanmıyorum. Özelliği etkinleştirme esnasında sorulan ilgili soruya evet yanıtı verirseniz PS3'ünüze remote play ile dünyanın herhangi bir yerinden internet üzerinden erişebiliyorsunuz. Bunun için PS3'ün PSN'ye giriş yapmış olması gerekiyor (ve bir ihtimal ADSL modemde port forwarding ayarları yapmak/uPnP'yi aktive etmek gerekir).
ÇokluortamPS3 ağ bağlantısı, çeşitli codec ve
taşıyıcı biçimleri ("container") desteklemesi, bazı video dosyaları ile birlikte gelen alt yazıları desteklemesi, dahili sabit diski, USB disk desteği, uPnP medya sunucusu desteği ve BD optik okuyucusu sayesinde neredeyse tam bir ev çokluortam merkezi çözümü sunuyor. Neredeyse diyorum çünkü PS3 her codec ve taşıyıcı biçimini
desteklemiyor.
PS3 aşağıdaki ses dosyalarını
çalabiliyor:
- mp3 (CBR ve VBR)
- wav
- AAC (3gp taşıyıcısı içindeyse)
- ATRAC (SONY'nin kendi codec'i)
PS3 vorbis codec'ini desteklemiyor ve çalabildiği bir kayıpsız ses dosyası biçimi bulunmuyor (örneğin flac). Müzik CD'lerini AAC (.3gp), mp3 (.mp3), atrac (.aa3) codecleri ile kayıplı olarak sıkıştırarak dahili diskine
kopyalayabiliyor, bu dosyalar sonradan bir USB diske kopyalanabiliyor. Sıkıştırma için bitrate'i 256Kb ve üzeri bir değer verdiğiniz taktirde ortaya çıkan dosya hangi codec kullanılırsa kullanılsın, orijinalinden duyulabilir bir fark taşımayacaktır.
Eğer internete bağlıysa PS3 bir müzik veritabanını sorgulayarak takılan müzik CDleri hakkında bilgi indirebiliyor. Mp3 içine gömülü albüm resimlerini tanıyıp görüntüleyebiliyor, çalan müziğe şık görüntüler ile eşlik edebiliyor.
BD'ler ile ilgili ilginç bulduğum bir özellikten bahsetmek istiyorum. Bir BD oynatıcı, BD standardının parçası olan BD-J (
Blu-Ray Disc Java) işletebilmek zorundaymış. BD-J, DVD menülerinden daha gelişkin, etkileşimli içerik yaratabilme olanağı veren kırpılmış bir Java ortamı. BD-J ile resim-içi resim (PiP), internet erişimli içerik ve hatta basit oyunlar bile yaratılabiliyormuş. Sanırım BD-J destek zorunluluğu, BD oynatıcılarının fiyatının yüksek olasındaki nedenlerden biri. PS3 elbette BD desteklediği için BD-J de destekliyor, ve bu destek sayesinde ilginç işler yapılabiliyor. Örneğin BD-J kodu ile NES emülatörü
yapılabiliyormuş. Bu arada Blu-ray, ismini okuyucunun kullandığı lazer ışınının rengi olan mavi'den alıyor.
Cihazın oynatabildiği video biçimlerine gelirsek. mp4 taşıyıcısı içinde sadece AVC ve AAC codeclerini destekliyor, ttext altyazıları görüntüleyemiyor. AVI taşıyıcısına gömülebilen DivX ve Xvid streamlerini ("packed bitstream" olanlar dahil) görüntüleyebilip mp3 (VBR dahil) ve AC3 (Dolby Dijital, A/52 olarak da biliniyor) ses izlerini çalabiliyor. AVI dosyası yanına konulmuş herhangi bir altyazı dosyasını görüntüleyemiyor (ör. srt, sub). Windows Media (.wmv) taşıyıcısı içinde VC-1 videosu görüntüleyebiliyor, Matruşka (.mkv) ve Real Media (.rm) taşıyıcılarını ise okuyamıyor. PS3 VCD oynatamıyor.
PS3 ile "softsub" (yani açıp kapayabildiğiniz, birden fazla seçenek arasından birini seçebildiğiniz) altyazılı film dosyası izlemenin tek yolu DivX (.divx) taşıyıcısını kullanmak. Bu taşıyıcı AVI'ye oldukça benzemekle birlikte XSUB formatındaki altyazı stream'leri, çoklu ses streamleri ve etkileşimli menüler taşıyabiliyor. Aslında bu işler bazı tasarım boşlukları istismar edilerek AVI'de de yapılabiliyor, dolayısıyla DivX taşıyıcısı bahsettiğim boşlukların "adı konmuş" hali.
Dolayısıyla ben de filmlerimi PS3'e aktarmak için bu taşıyıcıyı kullandım. AVI video ve srt/idx+sub altyazılarınızı .divx taşıyıcısına koymak için
AVIAddXSubs programı (MS Windows, ücretsiz) son derece kullanışlı. Program birden fazla filmi toplu olarak DivX taşıyıcısına çevirebiliyor, ve işlem sadece taşıyıcı biçim değişikliğinden ibaret olup transcoding yapılmadığı için hızlı oluyor (bilgisayarın hızına da bağlı olarak film başına azami ~5 dk.). Programın tek eksiği .sub altyazıları desteklememesi.
PS3 .mp4 dosyalar konusunda biraz seçici. Dolayısıyla .mkv dosyalarını .mp4'e remux yapmak, bunları PS3'de izleyebileceğiniz anlamına gelmiyor. Web'de okuduğum kadarıyla PS3 bitrate'i 160Kb üzerindeki AAC izini ve seviye 4.1 üzerindeki h264 izini oynat(a)mıyor.
Video dosyalarını mp4 taşıyıcısında PS3'ün oynatabileceği bir şekilde transcode etmek için "
Handbreak" (MS Windows/Linux/OS X, ücretsiz) programını kullanılabilirsiniz. Program hedef h264 streaminin seviyesini 4.1'de tutuyor, CABAC entropy coding kullanıyor, b-çerçeve kullanmıyor. Programla bir adet altyazı stream'ini hedef görüntü stream'i üzerine "hardsub" olarak gömmek mümkün, yani altyazı resmin bir parçası haline getirilebiliyor.
.mp4/.mkv oynatamama sorunun etrafından dolaşmanın çeşitli yolları var, biri PS3'ün oynatmadığı stream'i yukarıda anlattığım gibi transcode ederek okuduğu bir stream'e dönüştürmek, ki bu görüntü kalitesini düşüren ve uzun zaman alan bir işlem. Öte yandan örneğin 5.1 profili bir h264 streaminin sadece .mp4 dosya başlığından seviye rakamını bir hex editör kullanarak PS3'ün kabul ettiği bir profile düşürmek zaman zaman işe yarayabilen bir yöntemmiş.
Bu sorunların tamamen etrafından dolaşmak, hatta yeni işler yapmak da mümkün. Bunun yolu bilgisayarınıza bir uPnP çokluortam sunucu yazılımı kurmak. Bu yazılımlar bilgisayarınızın erişebildiği tüm çoklu ortam dosyalarına PS3'ün de ağ üzerinden erişebilmesini sağlıyor. Bu yazılımların bazıları "on the fly transcoding" yapabiliyor, yani PS3 sunucu yazılımdan aslında oynatamayacağı bir dosya istediğinde, yazılım bunu gerçek zamanlı olarak PS3'ün oynatabileceği bir biçime dönüştürüp, karşıya o şekilde iletiyor. Ücretsiz, "on the fly transcoding" yapabilen bir uPnP yazılımı olarak "
PS3 Media Server"ı önerebilirim. Program Java tabanlı olduğu için MS Windows/Linux ve OS X'de çalışıyor, üstelik isterseniz altyazıları video dosyalarının üzerine gömerek PS3'e gönderdiğinden, kısmi soft-sub'ınız oluyor. Yüksek kaliteli mp4 dosyalarının gerçek zamanlı transcode edilebilmesi için cidden güçlü bir işlemci gerektiğini hatırlatayım. Dönüşüm işini gerçek zamanlı yapmayıp, dosyayı uPnP sunucu üzerinde bulup sonra Ps3 içine kopyalama işlemi başlatarak asenkron olarak yapmak da mümkün.
Resim ve fotoğraflara gelirsek. PS3, jpeg, png, gif ve bmp formatlarındaki resim dosyalarını (oldukça şık şekillerde) görüntüleyebiliyor. Ayrıca USB üzerinden bağladığınız bir sayısal kameranın üzerindeki resimleri sabit diskine aktarabiliyor; bu şu ana kadar kullanmadığım ama şık bulduğum bir özellik. Benim burada yaşadığım sıkıntı, kamera ile çektiğim resim ve videoların bir arada bulunamaması oldu. Aynı gün çekmiş olduğunuz resimleri XMB'nin resimler kısmından görürken, videolara bakmak için Videolar kısmına geçmek zorunda kalıyorsunuz.
Özetle PS3'ün çoklu ortam özellikleri oldukça geniş ve tatmin edici. Öte yandan cihazla yapabildikleriniz oyun ve çoklu-ortam özellikleri ile sınırlı değil, üzerine Linux işletim sistemi kurarak PS3'ün gücünün kaynağına inmek ve CELL işlemcisinin gücünden yararlanmak mümkün.
CELL Genişbant MotoruCELL BE PS3'ün merkezi işlemcisi, yani CPU'su. İşlemci SONY, Toshiba ve IBM ortaklığı ile tasarlanmış. PS3 dünyada bu işlemcinin en çok kullanıldığı ürün. CELL tasarımının başta gelen hedefi genel amaçlı donanım ile özel amaçlı donanım arasındaki boşluğu dolduran bir işlemci ortaya koymakmış. Burada genel amaçlı işlemci ile kasıt geniş bir uygulama yelpazesini işletebilen "masaüstü" bilgisayar işlemcileri, özel amaçlı işlemciye de örnek olarak gerçek zamanlı olarak görüntü sıkıştıran bir çip verilebilir. Bu tasarımdan yoğun iş yükü/veri akışı altında oyun, çoklu ortam ve genişbant uygulamalarında yüksek verim almak amaçlanmış.. ve alınmış da.
Peki bu beklentiler işlemci tasarımına ne tür farklılıklar olarak yansıyor? CELL'in üzerinde bir adet genel amaçlı işlemci (PPE-"Power Processor Element") ve 8 adet özelleşmiş yan işlemci (SPE - "Synergestic Processing Element") var. CELL asıl veri işleme gücünü SPE'lerden alırken, PPE'de SPE'ler arasındaki işbölümünü, iki yönlü veri akış koordinasyonunu ve diğer genel amaçlı görevleri icra ediyor.
PPE'nin sıradan bir 64 bit masaüstü işlemciden fazla bir farkı yok. İşlemci 3.2 GHz saat hızında çalışıyor ve iki adet donanım "thread"i çalıştırabiliyor, yani ideal koşullarda çift çekirdekli bir işlemci gibi davranıyor.
PowerPC 970 mimarisi taşıyor, yani CELL işlemcisi aslında örneğin Apple'ın
PowerMAC G5 bilgisayarları üzerinde çalışan programları doğrudan çalıştırabilen bir masaüstü bilgisayar işlemcisi gücünde. Dolayısıyla sadece PPE'yi kullanıp SPE'leri bir kenara bırakarak gündelik bilgisayar işleri yapmak mümkün, zaten PS3 üzerine Linux da bu sayede kurulabiliyor. Bu arada kurulacak Linux'un elbette PowerPC mimarisine göre, yani PPE'nin konuştuğu dile göre derlenmiş olması gerektiğini hatırlatayım; bu sebeple PS3 üzerine MS Windows veya OS X kurmak mümkün değil. SPE'lerin gücünü kullanmayan böyle bir sistemin performansı sıradan, hatta düşük olmaya mahkum elbette.
PPE'nin sıradan işlemcilerden farkına gelirsek. PPE "
Out-of-order execution" işlem yapamıyor. Bu CPU'nun işlem gücünü artırmaya yönelik bir teknik, işlemcinin örneğin bellekten veri gelmesini beklerken çalışan programın başka kısımlarını işlemeye devam edebilmesi demek. PPE'nin donanımsal
dallanma tahmini olanağı da kısıtlı. Bu yine CPU'ların işlem gücünü artıran bir yöntem; kod işletilirken bir dallanma gerçekleşecekse CPU dallanmanın hangi yönde olacağını tahmin eder ve bir yandan o yöndeki kodu işlemeye çalışır. PPE'ye yazılım yoluyla dallanma ipuçları verilip bu özellik biraz zahmetle de olsa kullanılabiliyor. Bu özelliklerin eksikliği görece basit bir işlemci mimarisi (CELL BE üzerinde toplam 9 işlemci bulunmasına rağmen 200 milyon, Core duo işlemciler ise 150 milyon transistör barındırıyor) ve öngörülebilir performans olarak artılara dönüşüyor. PPE ayrıca bu eksilerini 3.2 GHz'lik yüksek saat hızı ve iki donanım thread'i desteği ile kısmen kapatıyor ama zaten masaüstü işlemciler gibi olmak gibi bir derdi yok PPE'nin..
PPE'nin çift duyarlıklı ("
double precision") matematik işlemlerde 6.4
Gflop/s, IEEE standardına uymayan tek duyarlıklı ("
single precision") ondalık işlemlerde ise 25.6 Gflop/s işlem gücü var. Karşılaştırma bakımından, dört çekirdekli bir i7 965 XE işlemci çift duyarlıklı matematik işlemlerde
70 Gflop/s performans, günümüzün sıradan bir çift çekirdek masaüstü işlemci de yaklaşık
15 Gflop/s performans üretiyor ondalıklı matematik işlemlerde.
PPE hakkında küçük bir not düşerek SPE bahsine geçeyim. Microsoft'un rakip oyun konsolu Xbox 360'nın merkezi işlemcisi
Xenon'da, PPE'ye oldukça benzeyen 3 adet çekirdek bulunuyor.
SPE'lere gelirsek, yukarıda da bahsettiğim gibi CELL'in asıl gücü SPE'lerde yatıyor. PPE'den farklı olarak bu işlemciler gündelik işlerde kullanım için pek uygun değiller. SPE'lerin tasarım amacı akan veriyi mümkün olan en hızlı biçimde işlemek. SPE'lerin klasik işlemcilerden en büyük farkı vektör işlemci (
SIMD) olmaları, yani bir işlemi bir grup verinin tamamı üzerinde bir kerede yapabilmeleri. CELL'in yüksek işlem gücünün kaynağı da bu işte bu, yani çeşitli matematik işlemlerin 6 adet SPE üzerinde vektörize olarak yapılabilmesi var. SPE'ler aynı anda 2 adet çift duyarlıklı sayı veya 4 adet tek duyarlıklı sayı üzerinde aynı matematiksel işlemi yapabiliyor.
SPE'ler ana bellek üzerindeki programları çalıştıramıyor ve sistem üzerindeki donanıma erişimleri de oldukça kısıtlı. Her SPE'nin çalıştırdığı programı, programın kullanacağı belleği, yığını ("
stack"), ve
DMA tamponunu (buffer) barındırmak için 256 KiB kadar kendine ait belleği bulunuyor. Aslında her bir SPE, 256 KiB RAM'i olan küçük bir bilgisayara benzetilebilir. SPE'lerin muazzam kayıt dosyası ("
register file") 128 bit uzunluğunda tam 128 adet kayıt ("
register") barındırıyor. Her bir SPE, IEEE standardına uymayan tek kesinlikli matematik işlemlerde 25.6 Gflop/s ve çift kesinlikli işlemlerde 1.8Gflop/s kuramsal işlem gücüne sahip.
SPE'ler doğrudan PowerPC kodu çalıştıramıyor, bu işlemcilerin kendi komut kümeleri var. Bu nedenle SPE üzerinde çalışacak olan kod, PPE kodundan ayrı derleniyor. PPE'nin orkestra şefi rolü burada açığa çıkıyor, çalışacak kodu SPE'ye PPE yüklüyor, başlatıyor ve çalışmasını izliyor. SPE'nin belleği toplam 256 KiB olduğu için SPE kodu yazılırken kodun boyutu konusunda dikkatli olmak gerekiyor; farkında olmadan koyduğunuz bir "printf" komutu bile SPE'ye gidecek olan kodu hiç ummadığınız kadar büyütebiliyor örneğin.
Normalde CELL işlemcisinin üzerinde 8 adet SPE bulunuyor. Ancak üretilmiş çipler içinde bir adet arızalı SPE bulunanları çöpe atmamak, dolayısıyla çip üretim verimini artırmak için SONY PS3'de kullanılan CELL işlemcide bir adet SPE'yi kapalı tutmayı tercih etmiş. Yani eğer çip üzerinde arızalı bir SPE varsa bu kapatılıyor, SPE'lerin 8'i birden sağlamsa da sağlamlardan biri kapatılıyor. PS3 ayrıca SPElerden birini kendi kullanımı için ayırıyor, dolayısıyla uygulamalar toplam 6 SPU kullanabiliyor.
CELL işlemcisinin bileşen şeması
CELL işlemcisinin zor programlanmak gibi kötü bir şöhreti var. Zorluk kısmen göreceli, eğer
multithreaded programlamadan anlıyorsanız CELL programı yazarken daha az zorlanıyormuşsunuz. Multithreaded program, programınızın aynı anda ve birbirleriyle koordineli olarak çalışan birden fazla küçük programdan oluşması demek.
SPE'lerin bellek erişim modeli CELL programlamanın bir başka güçlüğünü ortaya çıkarıyor. SPE'ler ana belleğe doğrudan erişemiyorlar, bu iş PPE kullanılarak "el ile", veya
DMA kullanılarak, yine "el ile" yapılıyor.
Sonuç olarak CELL işlemcisinin gücünü en iyi biçimde kullanabilmek için işlemcinin iyi anlaşılması ve genellikle de programların mimarisinin yeniden biçimlendirilmesi gerekiyor. Belki de PS3 oyunlarının pahalı olmasının nedenlerinden biri budur..(oyun fiyatları 70-180 TL arasında değişiyor)
PS3'ü Bilimsel Çalışmalarda KullanmakCELL işlemcisi tek duyarlıklı matematik işlemlerde kuramsal olarak yaklaşık 153.6 Gflop/s'lik muazzam bir işlem gücüne sahip ve bu durum da elbette bilim insanlarının dikkatini çekmesine yetmiş, zira PS3 bu performansı sunabilen piyasadaki en ucuz donanım seçeneği. Hatta PS3 ile
bilgisayar kümeleri,
kara delik,
moleküler kafes dinamiği simülasyonları yapıldığı bilgisi çeşitli yerlerde karşınıza çıkmış olabilir.
MIT'de PS3 programlama dersi bile
açılmış. PS3 ve PC'ler üzerinde insanların gönüllü olarak çalıştırdığı bir bilimsel uygulama olan
folding@home'un, PC'ler üzerinde çalııştırılan
SETI@Home'a kıyasla 10 kat fazla işlem gücü üretmiş olması da PS3'ün gücünü bir kez daha ortaya koyuyor. Yaklaşık on yıldır süren bu iki proje bir yıl farkla başlatılmış ve PS3'ler folding@home'a ancak 2006 ortasından beri katkı veriyor.
PS3'ün bilimsel hesaplamalar için uygunluğu üzerine karşıma çıkan en kapsamlı çalışma burada [
pdf]. Bu çalışmadan çıkan sonuç çok da iç açıcı değil, PS3'ün bilgi işlem kapasitesi çok yüksek, ama ciddi bir bilimsel hesap işinde kullanılmak için pek de uygun değil. Yani kullanabiliyorsunuz ama CELL BE programlama öğrenmek ve yüksek performansla çalışan kod yazmak için harcadığınız ilave zaman, CELL kullanmanın getirilerini karşılamıyor.
CELL'in bilimsel hesaplar için yetersiz olduğu noktalara gelirsek; işlemci muazzam işlem gücünü tek duyarlıklı ondalık sayılar üzerinde yapılan matematik işlemlerde ortaya koyuyor ancak tek duyarlıklı sayılar bilimsel hesaplamalarda ihtiyaç duyulan yüksek duyarlılık için her zaman yeterli olmuyor. Ayrıca CELL tek duyarlıklı sayı hesaplarını IEEE standartlarına uygun olarak icra etmiyor. CELL, işlem sonucu ortaya çıkan sayılarda yuvarlama yapmıyor, ek basamakları atmakla yetiniyor. NaN'ları ("
Not a Number", örneğin eksi bir sayının karekökünü almaya çalıştığınızda üretilen sonuç) normal sayı gibi görüyor,
denormal sayıları (sıfırdan büyük olan ilk sayı) sıfıra çeviriyor. Eh neticede 3D grafik veya video çözümleme için yapılan matematik hesapların bilimsel kesinlikte olması gerekli değil, bu herhalde maliyeti artırırdı.
CELL ile standartlara uygun çift duyarlıklı matematik işlem yapmak elbette mümkün, ancak bu durumda performans 14 kat düşüyor, ve masaüstü işlemci performansı seviyesine iniyor.
Bunlara sistemin ana belleğinin sadece 256 MiB olmasının ve CELL programlamanın uzmanlık ve normalden daha fazla emek gerektirmesi eklenince PS3'ün bilimsel hesaplar için pek uygun olmadığı sonucu ortaya çıkıyor. Ben yine de PS3'ün sinir ağları gibi yapay zeka uygulamaları için oldukça uygun olduğunu düşünüyorum.
PS3 Üzerinde LinuxPS3 üzerinde kurulabilecek şekilde derlenmiş çeşitli Linux sürümleri mevcut. Bunlardan en ünlüsü
Yellow Dog Linux (YDL, "yum" programının kökeni olan işletim sistemi). Yurtdışında hazır YDL kurulu PS3 satın almak mümkünmüş. YDL'yi ayrıca ücretsiz olarak
indirilerek kendiniz de kurabiliyorsunuz.
PS3 her ne kadar güçlü bir makine olsa da, GameOS dışında bir yazılımla kullanıldığında bazı performans sorunları ortaya çıkıyor. Örneğin cihazın 256 MiB olan ana belleği modern bir işletim sistemi için yetersiz. Ayrıca PS3 bu işletim sisteminin ancak bir "Hipervizör" altında çalışmasına izin veriyor. Hipervizör, ikinci işletim sisteminin (ör. Linux) yazılımı ile PS3 donanımı arasında bir katman olan, ve cihazın üzerindeki neyin kullanılıp neyin kullanılamayacağını belirleyen bir yazılım.
- RSX'e oldukça sınırlı bir erişim mümkün; donanım hızlandırıcıları ve 256 MB'lık grafik belleği kullanılamıyor. Bu durum öncelikle video oynatıcıları gibi çoklu ortam uygulamalarını vuruyor. Linux'ta video elbette izlenebiliyor ancak web'de belli sahnelerde çerçeve geçişleri esnasında "yırtılmalar" gözlendiğini okudum. Bunun sebebi donanım hızlandırıcılarının kullanılamaması olmalı. RSX'in Linux üzerinde de kullanılabilmesi için SONY'den yoğun bir talep var ancak bence bu hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, zira bu durumda insanlar rahatlıkla oyun yazmaya başlayabilir ve PS3'ün pahalı oyunlarının pabucu biraz da olsa dama atılır.
- Tüm sistem çağrılarının (ör. sabit disk erişimi) hipervizör üzerinden geçerek işlenmesi sistemi yavaşlatıyor.
Öte yandan ek işletim sistemi CELL işlemcisini SPE'lerle birlikte kısıtlama olmaksızın kullanabiliyor ve IBM CELL'in güçlü özelliklerini kullanma imkanı veren yazılım geliştirme kütüphanelerini ücretsiz sağlıyor. Dolayısıyla bilimsel hesaplamalarda CELL'in gücünü kullanmanın yolu PS3 üzerine Linux kurmaktan geçiyor.
Birkaç İpucu
Son olarak PS3 hakkında web'de bulduğum birkaç küçük ve faydalı olabilecek bilgi:
- Cihazı yatık değil dik durumda kullanmaya karar verdiğinizde CD girişinin yanındaki Playstation logosunu da doğru yöne bakacak şekilde çevirebiliyosunuz :)
- PS3'ünüzü HDMI veya komponent üzerinden televizyona bağlamıştınız, ama sonra normal bir TV'ye skart ile bağladınız ve görüntü alamadınız. Bu durumda önce PS3'ü standby konumuna getirin, sonra da cihazı açma düğmesini basılı tutarak açın. Bu cihazın TV çıkış ayarlarını sıfırlıyor.
- Video dosyalarınızı düzenlemek: XMB'nin Videolar menüsündesiniz. Kare tuşuna her bastığınızda videolarınızın albümlere, cihaza yüklendiği aya ve isimlerinin baş harflerine göre gruplandığını göreceksiniz. PS3 her kopyalama işleminde kopyaladığı dosyalara tarih ve o günkü kopyalama sırasını içeren bir albüm ismi verir. XMB albüm görüntüleme modundayken bir albümün üzerine gelip üçgen'e basarak o albümün ismini değiştirebilirsiniz. Veya bir video dosyası seçip yine üçgen tuşu ile sadece o videonun albüm bilgisini değiştirebilirsiniz. Ayrıca video dosyalarını listeleme ekranındayken üçgen tuşu ile gelen menüden sıralama kriterini kopyalama tarihi veya dosya ismi olacak şekilde değiştirmek mümkün.
- PS3'ünüzle mangal yapabilirsiniz .
Metin İçinde Geçmeyen Referanslar ve Okumalar