Eylül 13, 2007

Günlük - V

  • Yarın Türkiye'ye geliyorum birkaç haftalığına. Zaman ne kadar da hızlı geçiyor. Bakalım iki ayda neler oldu:
    • Burada sivri biber yok ama yabancı yemek programlarında görülen bütün enteresan meyve-sebzeyi bulmak mümkün. Bir de beyaz peynir bulunabiliyor; beyaz peynir Feta-Yunan peyniri olarak geçiyor. Aslında Yunanlılar tüm özgün gıda ürünlerimizi "çalma" yolunda kararlılıkla ilerlemekte gibi görünüyor. Geçenlerde bir markette bildiğiniz helvayı "Halva-Traditional Greek Desert" adıyla görünce baya şaşırdım mesela. Yani helva-Yunan, ne alaka?? Helva muhtemelen Türk icadı bile değil; aslında baklava, helva vs. çoğu ortadoğu/arap kökenli tatlılar bunlar.. 1001 gece masallarını okuyanların dikkatini çekmiştir bu durum mesela, orada da çok geçer bu tatlılar. Bir de baklavanın Amerika'da bayağı meşhur olduğunu, hatta amerikalı ev arkadaşımın baklava yapmış olduğunu öğrenince küçük dilimi yutmuştum :)

      Ama tabi Yunanlılar çalıyor derken.. ortada basit bir ticari gerçek de var: Avrupa'da bir yiyeceği Türk ürünü diyerek satamıyorsunuz. İnsanlar almıyor. Yunan deyince alıyorlar. Yani doğunun özgün tatlarını Yunan şeysi diye satmak bir pazarlama stratejisi aslında.

      Bu arada bir şekilde buradaki Yunanlılarla acayip iyi anlaşıyoruz :) Yani tam komşu muhabbeti, bize en yakın insanlar Yunanlılar bence, sonra da Portekizliler. İtalyanların olayı farklı..
    • Amerikalı ev arkadaşına ve yine amerikalı olan sevgilisine JFK seyrettirirsin. Bunları aldım karşıma konuştum. Bakın Amerika dünyanın canına okuyor dedim. Hükümetinizin yaptıklarından sorumlusunuz dedim. Pentagona çarpan şeyin yolcu uçağı olduğunu sanıyorsan internetten açıp fotoğraflara tekrar bak, o şey her ne ise, uçak değil dedim. Kerosen çeliği eritemez çünkü çelik kerosenin yanma sıcaklığının iki katı sıcaklıkta eriyor dedim. Böyleyken böyle dedim. E daha ne yapayım?
    • Arkadaşlarla birlikte CMS'in inşa edildiği çukura ve LHC tüneline inildi. LHC tüneli biraz klostrofobik. Bir şekilde tırsılıp fotoğraf çekimlerinin ardından tünel hızla terk edildi. Tünel ısıtılmakta olan bir mıknatıstan ötürü kızgın ütü gibi kokuyordu.
    • Ucuz DVD konusunda burası Türkiye'ye göre daha başarılı. Et de daha ucuz burada mesela. Aslında meyve-sebze dışında pek çok şey burada Türkiye'den daha ucuz diyebilirim. Vergilerin Türkiye'deki kadar yüksek olmamasından olsa gerek bu durum. Hadi fiyatlar ucuz olmasın da, sadece yakın olsun diyelim. Bu insanlar ortalamada bir Türk'ten 5 kat fazla kazanıyor. Dolayısıyla çok daha iyi besleniyor ve daha rahat yaşıyorlar. Neden? Çünkü etkin çalışıyorlar ve üretiyorlar. Ayrıca da tutumlular. Adamların ettiği kahvaltıyla benim gözüm bile doymuyor be.
    • Yağmur, çamur, soğuk derken yaz geldi geçti.. Bazı geceler hava sıcaklığı 12 dereceye kadar düştü. Bu durum Temmuz-Ağustos aylarında gerçekleşince bayağı sinir bozucu oldu aslında. Türkiye'de biraz iliğimi kemiğimi ısıtırım artık :) Bu arada buraya sonbahar geldi. Hava artık 23 derecenin üzerine çıkmıyor, sabah ve akşam saatlerinde de resmen soğuk oluyor. Tişört moduna elveda yani.. Öte yandan yağmurlar kesildi, o iyi oldu.
    • (Yukarıdaki "ucuzluk" bahsine ek olarak) Burada otomobil fiyatları da Türkiye'ye göre daha ucuz. Gayet uygun fiyata düşük model arabalar bulunabiliyor örneğin. Uygun fiyat derken, yani mesela 1.5 milyar TL civarı. Arabanın modeli düşük olabilir ama sonuçta insanın ayağını yerden kesiyor. Mesela CERN'de şu an birisi 80 küsür model bir Alfa Romeo Spider satıyor. Yanlış hatırlamıyorsam fiyatı 2000 YTL civarı. Araba iki kişilik, üstü açılıyor, tam Bond filmi modunda :) Baya bir aklım kaldı, alıp Türkiye'ye onunla dönsem diye geçiriyorum içimden. Şöyle güzelce de bir boyatırım, nikelaj falan, pimp my ride modu :)
    • Lisa Randall CERN'e gelip "LHC'de kara delik mara delik çıkmayacak kardeşim" dedi. Sonradan Randall'ın aslında kimsenin kendi ekstra boyut modelinde kara delik üretimini çalışmamasına bozulduğu anlaşıldı :)
    • Çeşitli sunuculara n adet ssh bağlantısı yapıldı, n2 satır C++ kodu yazıldı, n3 simüle kara delik olayından n4 yalancı elektron temizlendi, CMS'in yazılım geliştiricilerine n! kez küfür edildi. Bunların 2n tanesi sonradan geri alındı.
    • Cenevre festivallerine gidildi. İçildi, hoplanıldı, zıplanıldı, eğlenildi. Şehirde sabahlandı, tren garında bile uyundu :) Öte yandan Cenevre "lamer" bir şehir olduğu için, yani ne bileyim, festivaller mesela ODTÜ'nün bahar şenliklerine yakın büyüklükte ve eğlencedeydi (her anlamda).
    • Bir ay CERN hostel'de kalındı, bir ay için de Fransa tarafında (Ferney-Voltaire) eve çıkıldı. Ev CERN'e azıcık uzaktı (~6 Km). Ben de bir bisiklet aldım. Ve fakat hava 2 gün güneşli iki gün yağmurlu olunca fazla gidiş geliş yapamadım bisikletle CERN'e. Öte yandan burada bisikletle hemen her türlü yoldan (yani otoban hariç) hemen her yere rahatlıkla gidilebildiğini belirtmeliyim. Yani bisiklet üzerindeyken kimse arabasıyla sırtınıza çıkmıyor burada. Yani zaten yer yer bisiklet yolları var ama bisiklet yolu olmayan yerlerde bile güvendesiniz.

      Ferney-Voltaire, zamanında Voltaire'in kurduğu bir kasabaymış, fakat biraz hayalet kasaba modunda. Yani mesela gündüz etrafta insan yok falan, acayip bir yer. Bir de sigara satılan yer yok gibi, o biraz sıkıntı oldu. Hani ufak bir yer de değil ama yok yani.. Sonra ev arkadaşımla eve internet bağlatana kadar resmen canımız çıktı. Nitekim bir ay içinde toplam yaklaşık 5 gün civarı internete girebildim. Malum bizim işler internet olmadan pek yürümediği için sıkıntı oldu biraz. Diyeceğim, Türkiye'de ADSL bağlatırken adamlar login/şifre/modem ayarı hiçbir şey söylememişlerdi ama internetin açılması ve çalışması da 2 günü bulmamıştı. French Telekom'la insan resmen deliriyor.
  • Film: 8 Femmes (2002): Çok iyi.
  • Müzik: Sytx - Lady, Paul McCartney & the Wings - Band on the Run. Bir de Rolling Stones'un Mother's Little Helper şarkısı var ama sözleri baya hüzünlü :(
  • Temmuz sonundaki "Hardronik" festivalin afişleri vesilesi ile tanışmıştım "Les Horribles Cernettes" ile. Feci Cernette'ler, üç bayandan oluşan bir müzik grubu; peynir tadında, fizik temalı şarkıları var. Hatta youtube'da 2000 tarihli bir klipleri bile mevcut, şarkılarının adı "Collider", yani çarpıştırıcı:


    COLLIDER
    You say you love me but you never beep me
    You always promise but you never date me
    I try to fax but it's busy, always
    I try the network but you crash the gateways
    You never spend your nights with me
    You don't go out with other girls either
    You only love your collider

    I fill you screen with hearts and roses
    I fill your mail file with lovely phrases
    They all come back: "invalid user"
    You never let me into your computer
    You never spend your nights with me
    You don't go out with other girls either
    You prefer your collider

    I gave you golden ring to show you my love
    You went to stick it in a printed circuit
    To fix a voltage leak in your collector
    You plug my feelings into your detector
    You never spend your nights with me
    You don't go out with other girls either
    You only love your collider
    Your collider.


    Aslında Cernettes hakkında şarkılarından daha enteresan bir durum söz konusu. Şöyle ki, Web'e koyulmuş olan ilk resim, bir Feci Cernette'ler resmiymiş.

    Hikaye ise şöyle: Bundan yaklaşık 20 yıl önce, Cernette'lerden birisinin eşi CERN'deki ofisinde Cernette'ler için resimler hazırlıyormuş. Derken ofise Tim Berners Lee giriyor (web'in mucidi) ve resimleri görüyor. Web'e resim koyma denemeleri yaptığını söyleyip Cernette'ler resimlerinden birkaçını istiyor. Akabinde de yukarıdaki resim web'e konmuş ilk resim oluyor :) [Kaynak: CMS Times]

0 yorum yapılmış: