Ocak 25, 2006

Yazgeçler - II

  • Açıkgünlük tekrar deri değiştirdi. Eski şablon fazla aydınlıktı, gözü yoruyordu. Yazıtipi güç okunuyordu ve özellikle italik kullanıldığında şık değildi. IE ile görüntüleme problemleri vardı. Bir süredir üç kolonlu bir şablona geçmeyi düşünüyordum ve nihayet oldu, bunda FFx ve IE ile görüntüleme problemi yok, umarım Safari ile de OK'dir. Çok şık değil ama artık şablon mıncıklamayı az çok öğrendim, bundan sonra kendi şablonunu kendin yap modundayım. Zamanla güzelleştiririm. Bu arada şablon değiştirirken hem ana sayfanın, hem yazı sayfasının hem de arşiv sayfalarının, hem ffx hem de IE ile kontrol edilmesi gerektiğini de öğrenmiş oldum.
  • Blogger üyelerine uyarı! Bazen şablonu kaydet dediğinizde (yada "Republish the whole thing" dediğinizde) Blogger şablonun önemli bir kısmını siliyor. Bir kenarda mutlaka şablonunuzun yedeği olsun.
  • [6.12.2005] Pakistan bir şiiri baş harfleri yazıldığında"Başkan George W Bush" ortaya çıkıyor diye ders kitaplarından çıkarmış. Komik mi geldi? Bundan yaklaşık 10 yıl önce Ankara Büyükşehir Belediyesi de Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali'nin kısaltması olan AŞOT'u, Kürtçe bebek anlamına geliyor diye AŞTİ yapmıştı.
  • Dünya çapında pek çok demokratik ülkede yapılan bir ankete göre insanların çoğunluğu "kötülere" işkence yapılmasını onaylıyormuş :(.
  • Bu haber televizyonlarda, gazetelerde çıktı da ben mi kaçırdım, yoksa hiç mi çıkmadı?: [05.12.2005] Kuzey Kıbrıs'lı Türk Futbolcular soyunup Türkiye'nin 70'lerdeki Kıbrıs operasyonu nedeniyle aldiklari 50 yıllık uluslararası maçlardan men cezasını protesto etmişler ve Ambargoların Canı Cehenneme ("Balls to Embargoes") diye pankart açmışlar.
  • Okan Bayülgen dublajda ustalaşıyor. Eskiden Okan bir filmi veya reklamı seslendirdiğinde sesinden ve tarzından Okan olduğunu hemen anlardım, artık daha zor tanıyorum.
  • Kobra zehiri kasları eritip sinir sistemini felç ediyormuş. Sinir sistemi bedenin yukarısından aşağısına doğru etkileniyormuş, yani kişi önce göz kapaklarını ve ağzını kontrol edemez hale geliyormuş. Ardından diyafram etkileniyormuş ve kişi nefes alma güçlüğü çekmeye başlıyorumuş. Erimiş kas parçaları da kan dolaşımına girip böbrekleri mahvediyormuş. Yılan zehirleri çok çeşitli imiş ve yine çeşitli zehirlerin birleşimi ile oluşan bir kokteyl gibiymiş. İyi haber ise şu, zehiri sentezlemek yılan için güç ve "masraflı" olduğu için olur olmaz her zaman zehrini kullanmıyor, sadece avlanırken kullanıyormuş. Sonuçta insanı avlamak için değil korunmak ve ürkütmek için soktuğundan ötürü yılan sokmalarının yüzde 90'ında zehir olmuyormuş. Aman siz yine de dikkatli olun. (National Geographic Kanalı)

0 yorum yapılmış: