Aralık 01, 2006

Das Boot (..und Tanzen)

Boot, Das - Director's Cut (1981)
"When the hunters become the hunted"

Das Boot, 3.5 saatlik destansı filmlerden biri. Filmde 1941 yılında Atlantiğin kontrolü için verilen mücadele esnasında bir Alman U-botunun (denizaltı) içindeki hayattan ve yaşanan olaylardan kesitler bulunuyor. Hemen her denizaltı filmi gibi bu filmde de insan gerim gerim geriliyor.

Sinematografi konusunda ahkam kesmekten rahatsızlık duyuyorum, ama yine de "Das Boot"u pek çok anlamda oldukça başarılı bir film bulduğumu söylersem yersiz olmaz herhalde: Das Boot gerçekçi, sürükleyici, Hitler'in ve çevresindekilerin başka halklar kadar kendi halkına da verdiği zararı gösterdiği (anlattığı) için ilgi çekici bir film. Oyunculuk, diyaloglar, kurgu, herşey yerli yerinde. Zaten oyuncuların çoğu bu filmin ardından kariyer patlaması yaşamış [wiki]. Film yaşanmış olaylara dayanan bir roman uyarlaması. Romanın yazarı gerçek U-96'da savaş muhabiri imiş; filmde kendini temsil eden savaş muhabiri karakteri de bulunuyor. Sonuç: Das Boot savaşı değil insanı, insan ve savaşı anlatan bir film.

Açıkgünlük yazarının filmdeki en sevdiği görüntülerden biri:
U-96 [wiki], La Rochelle'den ayrılıyor.

Filmde şu soruların yanıtlarını bulabilirsiniz:
  • Bir denizaltı kaptanı, körkütük sarhoş tayfası arabasının üzerine işeyince neden olumsuz bir tepki vermez?
  • Aynı kaptan kritik konumdaki değerli bir askeri savaşın kritik bir anında emrine itaat etmediğinde ne tepki verir?
  • Haftalarca su altında, komuta kademesinin bile unuttuğu berbat kokan bir gemide devamlı su bombası yiyerek her an ölümle burun buruna yaşamak insan psikolojisini nasıl etkiler?
  • Kelle koltukta yaşayan bu insanlar (yani Alman askerleri) Hitler hakkında ne düşünüyordu?
  • Bir denizaltı subayı gemide kaç iş yapar?
  • Alman ordusunda kimler Hitler'e derin bir inanç duyuyordu?
  • Müttefikler savaşı neden kazandı, hatta biraz abartırsak, savaş kazanmanın 0. kuralı nedir?
Web'de filmin Türkçe altyazılarını arattığımda aramada yaptığım bir hatadan ötürü hiçbirşey bulamamıştım. Ben de böyle bir filmin Türkçe altyazısı mutlaka olmalı diye oturup çeviriye giriştim. Çevirinin ortasına geldiğimde aramada yaptığım hatayı farkettim. Lafı uzatmamayım, başladığım işi bitireyim bari diyerek çeviriye devam ettim; şu an bitmek üzere. Bitince bağlantısını bu yazıya yorum olarak ekleyeceğim.

Solda denizaltının amblemi görünüyor. La Rochelle
burası. "Call of Duty" oyununda böyle bir mekanda
geçen bir bölüm vardı sanırım.

Filmde dikkatimi çeken şeylerden biri denizaltı tuvaletinin sempatik tabelası oldu. İkincisi de denizaltının "logosu", o da oldukça sevimli. Aslında yabancı filmlerden aşina olduğumuz bir durum bu, frenkoğulları bunu hep yapıyor. Savaş uçaklarında da amblem oluyor mesela, üstelik bu amblem rahatlıkla gayrıciddi bulunabilecek bir şey, güzel seksi bir kadın çizimi bile olabiliyor. Türkiye'de savaş uçağı, savaş gemisi, hatta denizaltı görmüş biri olarak, bizim araçlarımızda neden böyle insanileştirme unsurları bulunmadığını merak ediyorum (yanlışım varsa lütfen düzeltin). Nedeni derin bir kültürel farklılık olmalı.

Denizaltı tuvaletinin, yani "konserve kutusunun" kapısı.

Das Boot'a dönersek; 90'larda çok sevdiğim bir tekno "şarkı" vardı, "Das Boot". Şarkı meğer bu filmin tema müziğinden yapılmış. Aslında filmde anlatılanlar oldukça dramatik, ardından böyle bir şarkı yapılmış olması beni biraz rahatsız etti (örneğin "..und tanzen", yani "ve dans" --şarkının sözlerinden). Fakat müzik güzel yine de. Yazıya U96'nın Das Boot şarkısının klibi ile son veriyor, müzik-film bağlantısında da deşilebilecek birşeylerin kokusunu aldığımı ama deşmeye üşendiğimi belirterek bu bağlantı ile ilgili yorumu sizlere bırakıyorum :

[Sayfaya gömülü video]

5 yorum yapılmış:

Unknown dedi ki...

İzlediğim en iyi denizaltı/savaş filmi. Film beni çok etkilemişti, ara ara da tekrar izlerim. Beni çok etkileyen iki sahne vardır:
1. Düşman gemisini ( tankerdi galiba ) batırdıktan sonra, destroyerlerin saldırısından kaçmak için uzun süre yüzeye çıkmadıkları, sonrasında yüzeye çıktıklarında ise onlara doğru gelen, batırdıkları geminin tayfalarından geriye doğru motorları çalıştırıp uzaklaşmaları. Kaptanın sözü aklımdan çıkmaz; Yeterince zamanları vardı, neden bırakmışlar!?
2. Cebelitarık'tan geçecekleri görev için yakıt ve mühimmat almak üzere limanda onları karşılayan ahmakların tavırlarına karşılık kaptan ve ekibinin umursamazlığı.


Denizaltının amblemi lachen sawfish, Brest limanında yer alan 9. flotillanın amblemi haline gelmiş. Çocukluğumda babamın bu amblem yer alan bir tişörtü olduğunu hatırlıyorum; Alman dalgıç/kurbağa adam timlerinden birisinin de amblemi olabilir aynı zamanda. Harikadır.

Denizaltı filmlerini seviyorsan "The Enemy Below"u da izlemeni tavsiye ederim. 57 yapımı bir film.

Unknown dedi ki...

Pardon, gemi batmamıştı. Destroyerler uzaklaşınca yüzeyden torpido yollayıp işini bitirmişlerdi geminin.

r2 dedi ki...

O üstteki iki yorumda benim. Nasıl oldu anlayamadım ama beta için aldığım profil göründü, halbuki kullanmıyorum da, ilginç :)

Halil dedi ki...

Filmin altyazı çevirisi tamamlanmıştır. Altyazıya buradan erişebilirsiniz.

R2:

> çalıştırıp uzaklaşmaları.
> Kaptanın sözü
> aklımdan çıkmaz; Yeterince zamanları
> vardı, neden bırakmışlar!?

O sahnede tüm tuhaflığına rağmen 2. subay hüngür hüngür ağlamıştı. Ben kaptanın yerinde olsam o durumda ne yapardım diye düşünüyorum, mesela adamları güverteye alıp su üstünden bir destroyer veya şilep aramak gibi birşey ilk akla gelen. Ama bu da çok zor görünüyor, zira herkes orayı terketmişti, tayfayı bırakacak bir gemi bulmak günler sürebilirdi ve mesela bir destroyer bulup tayfayı kurtardıktan sonra destroyer denizaltıyı hemen batırabilirdi. Aslında bu çok zayıf bir olasılık ama denizaltı kaptanı da kendi tayfasını düşünmek zorunda işte.. Sonuçta bu bir savaş ve savaşı formülize edersek:

Savaş = (Cinayet x Tecavüz x Yıkım) ^(savaştan para kazanan insanlar).

The Enemy Below için teşekkürler, IMDB'den okuduğum kadarıyla oldukça iyi bir filme benziyor. İzlenecek filmler listesine ekleyelim :)

Adsız dedi ki...

motor çalışınca makinist duyduğum en güzel ses deyişi çok etkileyici